Wednesday, October 9, 2013

Mavi, Yeşil, Mor, Sarı ve Beyaz'ın Uyumu...

Bazen hiçbir şey aklıma gelmiyor.. Bir türlü, o objeyi nasıl güzelleştiririz keşfedemiyorum...

Derste öğrencime diyorum ki "Ehhh sen, bir başla, ben onu kafamda şekillendirip sana söyleyeceğim.."


9 ya da  10 senedir benden hiç ayrılmayan, dünya tatlısı, gözünüz kapalı kendinizi teslim edebileceğiniz, sıradışı, çılgın, uçuk ama arkadaşlığında, son derece güven veren bir gelenekselliğin olduğu bir öğrencim var. Filiz Molyer...

Filiz, " Bu kutuyu boyayacağım Ece, dikiş kutusu olmasını istiyorum,  haydi söyle ne yapayım.."diye geldi derse..
Şimdi Filiz eski öğrencim ya...Değişik bir fikir vermem lazım... Ama bir türlü bilemedim...
"Sen o kutuyu hele bir beyaz boyamaya başla, ben yetişeceğim sana..."
Filiz boyarken, kafamda şekillenmeye başladı...
"Eeee haydi....İki yanına Debbie Mumm'ın resimlerinden, iki şeker kadın koyalım."
"Olur, sen ne dersen o olur zaten Ece.."
Başladık kutunun kenarları için kağıt kesmeye..
" Kızlar...Hani minicik suluklar almıştım ben bir zamanlar, nerede onlar bilen var mı?"
Nalan yetişti imdadımıza...
" Nalaaaannn...Ne olursun, yine sen bulursun...Hani bizim bahçedeki saksı bebeğinden düşen, kötü bir karatahta vardı ya...O nerede?"
"Filizciğim, şimdi sen şu şiş kebap çubuklarını bir kahverengiye boya, çit yapacağız onlardan.. Hah...Şu karatahtanın kenarını da mor boya..."
Filiz: "???????"


Kutunun kenarlarını süslerken,  bu sefer ön tarafa yapabileceklerimizi hayal ettim.
" Filiz?... Her kutuya farklı birşey yapsak, razı mısın?"
"Hiç hayır dedim mi ben sana...Sen ne dersen o olur Ece..."
"Şu parçayı mavi, şu parçayı yeşil, şu parçayı mor, şu parçayı da sarı boya.."
" Eceee? Eminsin değil mi? Bütün bu renkler birarada güzel olacak mı?????"
" Aaaa ben hiç çirkin yaptırır mıyım sana? Gözümde bitmiş hali canlandı bile.. Eeeennn  güzel dikiş kutusu seninki olacak."
" :))"
Bir çekmecesine arılar kondurduk.. Öbürüne kuş evi, öbürüne makas,iğne yapıştırdık,  öbürüne tamamen minik çiçekli stensil yaptırdım Filiz'e, öbürüne ekose çalıştırttım bantlayarak...

Veeee.
Yaklaşık 2.5 dersin sonunda...Bu şahane kutu çıktı ortayaaaaa...
Güle güle, en mutlu günlerinde kullan Filizciğim....











Tuesday, October 8, 2013

Yıllar içindeki medya maceralarım... Yarın, 9 Ekim 2013'de TRT1'deyim.

Yıl 2002...
İlk defa TRT1'de bir oturuma davet edildik... Sunucu Şebnem Yiğit... Çok heyecanlanmıştım.. Neler yaptığımızı, yapacağımızı hızlı hızlı anlattığımı hatırlıyorum sadece.. Bir de Şebnem hanımı çok sevdiğimi hatırlıyorum.

Sonra KanalB, uzun süre, her hafta, atölyede çekim yaptı.. Maalesef hiç birini kaydetmemişiz. Yaklaşık bir sene devam ettik.

Kısa bir aradan sonra, kanalB, bu sefer de sabah yayınlarında canlı yayına çağırdı. Ben de kabul edince, KanalB'yle birlikte çok güzel bir yolculuğa çıktık.. 3 yıl, değişen  saatlerde, program ismi değişse de, ben haftada bir kere, boyama öğretmeye devam ettim.

Yıl 2004...
Country Homes dergisi, bana ait bir sayfa Ayırmak istediğini söyledi.. Atladım hemen... O zamanlar, country Homes dergisinde, İstanbul'daki "Studion Home"un sahibi Füsun Okyaylı'yı  takip ettiğim için, bu teklif beni çok onore etmişti.. Hayran olduğum Füsun Okyaylı gibi, benim de bir sayfam olacaktı.. Bir süreliğine de onlarla çalışmaya devam ettim...

Bir gün, Evim dergisine yazmaya ve kendimizi tanıtmaya karar verdim. Yayın yönetmeni Sevda hanım, hemen ertesi gün cevap yazdı, blog sayfamı ve yapılanları çok beğendiğini söyledi.. "İsterseniz birlikte bir şeyler yapalım"dedi ve onlarla da çok uzun ve çok güzel çalışmalarımız oldu.

Bunca yıl içinde, merkezi Ankara'da olduğu için, defalarca TRT 1'e çıktım..

Yarın da, "Eline  Sağlık" programında, tekrar sizlerle olacağım... Ama işin en güzel yanı, yarın ki sunucu... Sunucumuz Şebnem Yiğit olacak. Yani taaaa 2002'de bizi ilk programına davet eden Şebnem Yiğit...

Eski bir dostu göreceğim için çok mutluyum... Siz de, benimle olun, olur mu?


Monday, October 7, 2013

Taa uzaktan ziyaretçiler, hızlandırılmış kurs öğrencilerimiz ve Artabella Gülçin hanım.



Merhaba Arkadaşlar,
Ece Aymer Craft House atölyelerinde,
tüm sezon ,
HIZLANDIRILMIŞ ATÖLYE ÇALIŞMALARI
devam etmektedir.

Ankara Çayyolu atölyemizde, bu yaz ve eylül ayındaki ziyaretçilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Önce Marmaris'ten İpek geldi.. Kendisi zaten çok şekerdi ama bir de güzelliğini görmeniz lazımdı... Hep gülen gözleri herşeyi anlatıyordu zaten...
Ona, Füsun hocamızı tahsis ettik.. Sıkışık zamana rağmen çok profesyonelce çalışmalarını yaptılar.
Sonra İpek'i gözlerimiz dolu dolu .......Marmaris'e uğurladık...
Sevgili İpek, sana atölyeden kocaman selamlar...




Sonra.....
Tanıdık ve çok sevdiğimiz bir sima, atölyemizdeydi...İstanbul'dan....
Sevgili FULYA KEMENT...
Beni takip edenler, onu İspanya fotoğraflarından hatırlayacaklar...
Sevgili Fulya, bir geldi, pir geldi...
Tam Fulya'nın derslerini yaparken, öyle yüklü siparişler geldi ki, Fulya'yı da alalacele üretim grubuna alıverdik!!
Herşey için çok çok teşekkürler cici kız..... Herşey yolunda değil mi Fulyacığım.. Fulya'nın İstanbul'da çok cici bir atölyesi var. "Küçük Mucizeler Dükkanı"... Facebook'tan kendisine ulaşabilirsiniz.




Sonra....
Denizli'den Tuğçe Çankal geldi...
Tuğçe'yle ilk defa tanışmamıza rağmen, sanki hep bizimle gibiydi.. Yıllardır tanışıyoruz gibiydi.. 
Nasıl akıllı, nasıl güzel..Eminim harika işler yapıyordur ve yapmaya devam edecek..
Ehhh artık bir Denizli gezisi yaparız değil mi kızlar?
Tuğçe'yi çok ÖZLEDİİİKKKK...





Tuğçe, son güne kadar harıl harıl çalıştığı için pek Ankara'yı görme fırsatı olmadı.. Sadece bir gün çarşıya çıkabildi ve dönüşünde de bizi gülmekten yerlere yatırdı...Ne kadar terlik, sandalet varsa onları hediye almıştı..
Tuğçeeee.. Çok alışmıştık sana.. Çok çok öpüyoruz..




Sonra....
Konya'dan...yıllardır birbirimizi görmeden dost olduğumuz, yıllardır beni takip edip, yaptığı muhteşem yorumları ile her zaman beni onore eden 
Saniye Demirler, bizi ziyarete geldi... Veeee bizi çok çok mutlu etti..





Sonra...
Çankırı'dan Ayfer geldi...
Ayfer'ciğim... Çok çok özel bir arkadaş kazandığımızı biliyorum... Bir süreliğine, hafta başı evde, haftasonları Ankara'da... İyiydi böyle.. Lütfen yine gel...
Seni gitmiş saymıyoruz ona göre...




Ders çıkışları da, herkesle en azından bir kahve içmeye zaman ayırmaya çalıştık.. Hatalarımız olduysa lütfen bizleri affedin.. Hepinize kocaman selamlar...




ARTABELLA GÜLÇİN GÖKSU HANIM....

Geçen hafta, öğrencilerimiz dışında, İstanbul'dan çok yararlı iki misafirimiz daha vardı..
Artabella firmasının sahibi Ali bey ve sevgili Gülçin Göksu...
Gülçin hanımla çoook eskilerden tanışıyoruz.. O yüzden, onu tekrar atölyemizde görmek çok hoştu.
Gülçin hanım, aynı sabır ve güleryüzle, saatlerce bize ürünlerini tanıttı.. Bilgisi, yıllardır bu sektörde çalışmanın profesyonelliği ile hepimizin gönlünü kazandı...
Hep dediğim gibi , devekuşu misali, atölyeden pek çıkmadığımız için, piyasada, yeni ne var ne yok, pek bilgimiz olmuyor.. O yüzden, bu gibi ürün tanıtımları o kadar yararlı ki benim için...
Ağzınıza sağlık Gülçin hanım.. Her zaman sizleri misafir etmekten onur duyarız.







Kalın Sağlıcakla...
Yarın, "Yıllar içindeki media maceralarım ve 9 Ekim Çarşamba TRT1'deyim..."

Sunday, October 6, 2013

Yeni Sezonda Her güne bir Blog Yazısı....

GÜNAYDIIINNNN...

Ehhh....
En nihayet sevgili öğrencilerimiz, birer birer tatilden dönüyorlar.. Ya da daha evvel hiç tanımadığım ama onların bizi çok iyi tanıdığı ve bu senenin öğrenci adayları birer birer kapıdan içeri giriyorlar...

Ne mutlu bana ki... Hepsinden ortak duyduğum birşey var..

 "Ece hanım...Çok uzun zamandır ben sizi zaten takip ediyorum..Evinizi, oğlunuzu, Nalan hanımı, atölyedeki herkesi, sokak köpeklerinizi bile biliyorum... Yazı yazmasanızda, yazlıkta, Ankara'da, nerede olursak olalım, mutlaka açıp blogunuza bakıyorum.. Sizin üzüntülerinizle üzülüp, sevinçlerinize ortak oluyorum.. Bu sebeple ne olur- zaten kaleminiz kuvvetli- aman yazmaya devam edin de şöyle içimiz açılsın, bol resim paylaşın, gözümüz şenlensin...Siz artık bizim ailedensiniz. Kızımız, oğlumuz, kocamız bile sizi çok iyi biliyor, yine mi Ece deyip duruyorlar.. Aman bize bol yazı.."

Ehhh ben de...Bir şekilde zaman ayırıp, tekrar eskisi gibi bol bol sizlerle olmaya karar verdim.. Madem ev, Can, köpekler, atölye, sıkıntı, neşe...kısacası konu fark etmiyor... Her birşeyleri sizlerle, taze taze paylaşmaya karar verdim.

Hazır mısınız?



Ehhh...
Yaz başı...
Önce gelincikler açtı karşımızdaki tarlada...



Atölyede, her molada, çay, kahvemizi içerken onları seyrettik...

Derken...Sıcaklar aniden bastırıverdi..
Ona rağmen atölyeyi terk etmeyenler,  azimle çalışmaya devam ettiler...




Sonra...
Artık yorgunluktan, atölye görmek istemediğimizden, ağustos'ta atölyeyi tümden kapatma kararı aldık..



Yaşasın evdeydim....
Bol bol yemek yaptım...



İyice kilo aldım... Ahhh ahhh...

Baş yardımcılar mutfaktan hiç çıkmadılar tabi ki...


Patatesler, pişiler, açmalar, mantılar... Ahhh çok feci oldu çok feci...



Tabi bu arada " araştırmacı gazeteci Ece" pozisyonuma hiç ara vermedim... Her İstanbul seyahatinden enfes değerli kitaplar aldım, bu sezon ne gibi yenilikler yapabilirim, onbin cin fikir kafamda uçuştu durdu!!








Ehhhh....
Yaz bitti...

Ece Aymer Craft House ailesi olarak,  1 Eylül itibari ile atölyemizin kapılarını açtık... Şöyle bir ağustos ayındaki, tatil rehavetimizden kurtulduk... Temizliğimizi yaptık, ortalığı sildik, süpürdük... Sokak köpeklerimizi geri devraldık..Atölyede mal sayımı yaptık.. O meşhur öğle yemeklerimizi yemeğe başladık..

Siparişler bir ay zor bekledi bizi zaten.... Hemen başladık boyalara...
Önceeee...
Enfes ayna çerçevelerini göstereyim size..
Dev gibi 5 tane ayna... Hem de mum eskitme yapılacaklar!!!!!..



Başladı Asuman kocaman aynaları boyamaya... Aaaa Sevil'de yardıma gelmiş..

Sevgili Sevil'i de kattık üretim grubumuza... Hayırlı olur İnşallah...



Bitmiş hallerini, birkaç zaman sonra sizlerle paylaşacağım... Lakin içlerine eskimiş, yıllanmış aynalar yerleştirilecek... 
Ama burada önemli bir ayrıntı var.. Henüz nasıl yapacağımı bilmiyorum..Aynayı nasıl yıllar içinde eskimiş göstereceğimi hala araştırma halindeyim... Bulunca muhteşem olacaklar eminim...
Herşeyleri bitince...
Sherwood'da satılacaklar... Biliyorsunuz, aksesuarlarımız tüm Sherwood mağazalarında, yani Türkiye'nin 8 ayrı noktasında satılıyorlar. İlgileneler için hatırlatayım..




Ehhh....
Tam, bu dev aynaları boyarken, yeni açılan Eryaman Beğendik'in işleri geldi atölyeye..
Hikayeyi azıcık facebookta paylaştım sizlerle..

12 tane 1.20 metre boyunda, kabartmalı pano çalıştık. 6 kişi 85 pakete yakın hamur yoğurdu, 84 tane plotterda basılmış 1.5 metrelik kağıtlardan, 450 küsur  kağıt kesildi.
Daha evvel yapmadığımız bir şeyi denemiş olmanın mutluluğu içinde de yorgunluğumuzu unuttuk gitti.


Asuman...Dev boyutlu hamurlar açmada profesyonelleşti... Hatta atölye parasız kalırsa Asuman'la, Nalan ve Buket'le pizzacı ya da mantıcı gibi hamur işlerine girmeye karar verdik...

Teslimat günü yaklaştıkça, panikleyip, hızlandırılmış kurslarımıza katılan öğrencilerimiz de - sağolsunlar- işi gücü bırakıp, alt katta bize yardım etmeye başladılar!! Karşınızda İstanbul'dan Fulya Kement, fotoblokların kenarlarını boyarken!!!



Bitmiş galiba???




Bu arada, başka siparişler de, durmuyordu ki...Durmasın İnşallah, ardı arkası kesilmesin siparişlerimizin tabi ki...



Aaaa Türkan abla... Yoruldun mu yoksa? Halbuki ne ki... Minicik bir dolap boyuyorsun alt tarafı.... Şaka şaka... Ellerine kollarına sağlık.... Ellerin dert görmesin....Bu hafta TRT'de ben boyamışım gibi...pek bir güzel göstereceğim... Ama sizler ve herkes biliyor ki, siz olmasanız hayatta bu güzel işler ne yetişir, ne de ben mutlu olurum, ne de atölyemiz böyle büyülü, yol gösterici ve verimli olur....



Amman.......Atölyeyi melekler basmış....
"Allah'ım, sen bu evi ve içindekileri tüm kötülüklerden koru..." Kaç tane dualı pano yapmışızdır? Kaç tane yazmışımdır acaba? 2000 olmuştur değil mi? Yani en az 2000 evde bu güzel temenni var... İyi ki keşfetmişim ben bunu vallahi....




ellerine kollarına sağlık Buketciğim.. Pek bir güzel duruyorlar topluca...



Ama... Teker teker üstümüze gelin arkadaşlar...!!!!




Yine kavanozlar ve Asuman başbaşa....
Atölyeye döndük tatilden... Kavanoz yok piyasada... Meğerse turşu mevsimi dolayısı ile Paşabahçe turşu kavanozu üretimine ağırlık vermiş...Ama bu bilgi Nalan'ı durdurur mu? Buldu vallahi her istediğimiz boyda kavanozumuzu....



Ehhh....
Bizler çok çalışıyoruz...Amaaaa...aklı fikri oyunda olanlar da var tabi ki....Bakın bakalım kimlermiş onlar!!!!

Şimdi biz, ciddi ciddi, kuşevi dolabımıza nasıl eskitme yapacağımı tartışıyoruz. (Yerdeki arkadaşa dikkatinizi çekerim.)


Tamam....Konsültasyon sonucu dolabı nasıl boyayacağıma karar verildi.. ( Yerdeki arkadaş.." Bitti mi toplantınız? "der gibi bize bakıyor.)



"Ehhh, oynama vakti geldi artık... Bekledim, bekledim ama yeter... Biraz da benle ilgilenin."







Öğrencimiz Berke şaşkın.. "Allahım nasıl bir atölyeye düştüm ben?" der gibi...Ayyyy yiyoruz biz bu şeker Berke'mizi..O kadar tatlı ki...






"Ha ha ha....Ben kazandım işte.. Vermedim Ece'ye bu pamuklu güzel bezi.. Yağlı boya eskitmesini silme işini başka bezle yapacak artık."





Biraz da esas konumuzdan havadisler vereyim...
İlk olarak, 2008 yılında blog sayfasını kurarken, amacım, Türkiye'de pek az rağbet gören "country tarzı"nı,    ( maalesef türkçesini bilmiyorum, dergiler kırsal yöre tarzı gibi çevirmişler ama aynı şey mi, hiç olmamış!!) bizim klasik döşeli evlerimize sokabilmek, hep alıştığımız kahverengilerden çıkıp azıcık renk, neşe, cıvıltı getirmekti evlerimize... 
Ne dersiniz? Hep birlikte başardık galiba... 
Vallahi ben pek memnunum..Artık nereye baksam, kırmızılar, horozlar, kuşevleri, bol mum eskitmeler....





Ehhhh....
 Ece Aymer Craft House olarak, biraz tarz değiştirme zamanı geldi değil mi?
Eskisi gibi, size teknikler hakkında bilgiler yazmaya çalışacağım tekrar.. Biraz daha ciddi tekniklerle, klasikle, varağı birleştirip, nasıl sevimli şeyler yaratabiliriz, bakalım.. Onlara odaklanayım istedim bu sene... 

Yoksa, kalmayacak birbirimizden farkımız!!! Anlaşılmayıp, unutulup gidilecek bunca yarattıklarımız!!!

Şimdilik kısaca bahsedeyim ama dediğim gibi, sizlerden gelen istekler doğrultusunda, tekniklerden uzun uzun da bahsedeceğim bilahare...


Mum Eskitme... "DISTRESSING...."





 Yalancı Masif Panel Görünüm.... "Trompe-l'œil"


İki renkle doku tekniği ve iki renkle stensil boyama.... "TEXTURING AND PRO-STENCILLING"


Boya Çatlatma..."CRACKLING"..


Yağlı Boya ile Fırçayla Eskitme...ANTIQUING WITH OIL BASE..."


Su Bazlı Antik Eskitme.. ANTIQUING WITH WATER BASE..."


Bez Yuvarlama... "RAG ROLLING.."




 Bu günlük kalın sağlıcakla...
 En başta dediğim gibi, bu aralar her gün görüşeceğiz... 
Yarın...
 " Ankara dar gelir bizlere....Taa uzaktan ziyaretçiler, hızlandırılmış kurs öğrencilerimiz ve Artabella Gülçin hanım.."