Friday, April 28, 2017

Sabah Sabah...

Sabahları çok erken kalkarım her zaman... O kadar az ki geçlere uyuyup kaldığım.. Erken dediysem de erken yani..6.30, ehhh bazen 7... Hele bir de kış vaktiyse daha hava aydınlanmamış bile olur..
Neyseki bahar geldi, yaz geliyor yavaş yavaş. Artık kedimden evvel perdemden sızan tatlı güneş uyandırıyor beni..
Kedim Pati saat gibidir.. 6 oldu mu başımın etrafında dolaşır durur. Islak burnunu boynuma değdirir, istemeden uykunuzda ürperirsiniz... Zaten o bıyıkları öyle bir gıdıklar ki hemen yüzümü gömüveririm yorganıma...Nihayet uyandırır beni... Mutluluk hırıltıları...
Kalkar kalkmaz önce ona balkonu açarım.. Ordan bahçeye iner.. Hava buz gibi de olsa incecik geceliğimle  bir 5 dakika arkasından bakarım... Özgürlüğünün verdiği mutluluğu seyretmek hep huzur verir bana...Kocaman yeşil bahçede minicik zıplayan beyaz bedeni de hep ne kadar korunmasız olduğunu hatırlatır....Ürpererek içeri girerim, salonda gece sıkılıp bir köşeye attığım bej rengi hediye hırkamı giyer sıcacık önce bir kendime kendim sarılırım...
 Geçer otururum salona, en sevdiğim köşe koltuğuma....Üstünde şeftali deseni var ama ....Nedense çok bir severim salondaki şeftalili koltuğumu...
Kendimle başbaşa...Sabahı dinlerim.Yüreğim dolu da olsa aslında hep yalnızdır bu saatte..Herşey dinginlikle aklımdan geçer.. Bitmeyen problemler, kaygılar... Sonra bir gün evveli düşünürüm.. İlla ki komik birşey getiririm aklıma.. Kendi kendime gülümserim.. İşte o an derin bir nefes alır ve ne olursa olsun var olduğuma, sahip olduklarıma şükrederim.. Ne kadar karışık da olsa hayatım kötü bir karmaşa yok, didişme yok, haset yok..Saflık var, küçük şeylerden mutlu olma var, başkalarının hayatına dokunmak var, doymuşluk alçakgönüllülük var...
En prenses benim sabahın o anlarında... En olmayacak kristal hayaller hep kafamda...

 İşte o an kedim geri gelir.. Sabah içtimasını bitirmiş olmanın rahatlığıyla....Sanki ben onun için hazırlanmışım da onu bekliyorum gibi koltukta bacaklarımı topladığımda oluşan kucak çukuruna bir güzel yerleşir.. Ellerim yumuşacık tüylerine değince....Varoluşumu duyumsarım..Dinginim ya ben bu hayatta.. Barışığım herşeyle, herkesle.....Hayat yaşamaya değer...

Evet.... Atölye zamanı.. Kahvaltı, çay zamanı...Arabaların homurtuları....Servis bekleyen cocukların cıvıltıları....Güneş de ısıtmaya başladı.. Hırkayı çıkarma zamanı...
Sabah ışığı sadece benimdi ya.... Yarın sabaha kadar  bitti artık büyüsü..
Prenses olma hayallerinden sıyrılıp aceleyle giyinme odama giderim...
10 dakikada hazırım...
Gerçek Ece olma zamanı..
Ama kimseler bilmez ki kafama taktığım toka çiçekler bir saat evvelki prenses olma hayallerimin gizli bir kalıntısı....
 İşte bu da benim mutluluğumun küçük sırrı...
Kalın sağlıcakla....
Ece Aymer

No comments:

Post a Comment