Dün alışveriş ederken mağazada bir hanım, ismi Demet hanım.. "Aaaa siz Ece Hanım değil misiniz?....Ece hanım.... Ben sizi çok takip ediyorum, bayılıyorum size, yaptıklarınıza...Ama çok üzülüyorum hiç blogunuza eskisi gibi yazmıyorsunuz... İnanın sıkılınca blogunuzu okuyup rahatlıyorum.." diye içtenlikle duygularını uzun uzun dile getirince, kendimi pek bir suçlu hissettim..
Zaten dışarıda en çok duyduğum söz.. "Ece hanım...Biz facebook falan bilmeyiz...Ama blogunuzu hep takip ediyoruz, hergün yazın emi?"
El mahkum..Zaten 10 gündür bitiremediğim, yarım bıraktığım blog yazımı oturdum, Demet hanım sebebiyle, bitiriverdim... Teşekkürler Demet hanım...
BODRUM, AYŞE, MU ART CAFE BEACH, TAŞ EV...
Aslında Bodrum'a gideli bir hayli zaman oldu... Enfes bir gezinin ardından, Ankara'ya döner dönmez, hoooppp diye bir sürü işin içine daldım yine..
Kış geldi...
İlkbahar geldi. Tekrar yaz gelirken, hazır haftaya Bodrum'a da İŞ gezisine de gidiyorken...
İşte dedim tam zamanı...
Bizler, Zeynep, Özlem, Esin ve ben...Eski Hiltoncular... Birlikte kısa bir Bodrum gezisi yapıverdik tüm işlerden kaçarak....
Ahhh eski arkadaşlıklar... Hilton'dan bu zamana en az 24 yıllık arkadaşlıktan bahsediyoruz...Canım arkadaşlarım benim...
Konuyu Ayşe'ye getireyim hemen...Hikaye uzun malum...
Ayşe kim derseniz?....Ayşe ile ahşap boyama sayesinde 2008 yılında tanıştık...Ayşecim...Az buz değil 6 sene geçivermiş aradan... Ayşe bir geldi pir geldi hayatıma.. Az da görüşsek dert ortağım oluverdi.
Bir kadın için tüm güzel özellikler birarada nasıl toplanabilir? İşte Ayşe öyle biri... Nerede olursanız olun, o odaya girdiğinde, herkes bir an susar ve gözler sadece onu görür..
Çok güzel ve çok zarif.. Gözünüz bir süre ona takılı kalır. Kim olduğunu merak edersiniz. Konuşmaya başlayınca sevecen sesi, ince zekası, yumuşaklığı, sakinliği sizi cezbeder bu sefer.Yardımsever, yaratıcı, zeki, becerikli, çalışkan, evrendeki herşeye değer veren, duygulu, gerçek dost, sıfır dedikodu, öğretici, verici, .....bütün güzellikler onda, dedim ya....
En güzeli mükemmel bir eş ve anne... Kızlarıyla ilişkisini, öğütlerini, arkadaşlığını bütün gün uzaktan hayranlıkla seyredebilirim... Kızları deyince onları küçük zannetmeyin..Ayşe güzel bir kayınvalide yıllardır.... Bütün sevdiklerinle mutluluklar diliyorum Ayşecim...
Biz kızlarla, Bodrum'a gelip biraz dinlenince, ertesi gün, kendimizi Ayşe'nin Ortakent'teki Mu Art Cafe Beach'de enfes bir kahvaltı masasında bulduk.
Bence yazımı okumaya devam etmeden, minicik bir mola verin ve Mu Art Cafe'ye bir göz atıverin..
http://www.muartbeach.com/
Bol bol sohbet, kahkahalar, dertleşme, ülkenin ve Ankara'nın sosyo ekonomik durumu, minik dedikodular, kilolar ve Mu Art Cafe gezintisi....
Ayşe bana uzun zamandır, eşi ile gerçekleştirdikleri bir projeden bahsediyordu... "Ececim, hep gerçekleştirmek istediğimiz birşey vardı, bir taş ev aldık Bodrum'da ve kendimize göre birşeyler yaptık.. Bir gelip gezsen?"
Kahvaltı ve sohbet sonrası "Haydi.." dedim Ayşe'ye "bizi taş eve götürür müsün?"...
Ayşe o kadar mütevazidir ki her zaman... Onun anlatışından, ben, minik, şirin bir ev bekliyorum...
Bindik arabalara. Bodrum'un sokaklarından kıvrıla kıvrıla, geldik kale gibi bir evin önüne...
Meğerse Ayşe'nin " Ececim, dostlarımızı, Türkiye'yi tanımak isteyen yabancıları ağırlamak için, kendimizce küçük birşeyler yaptık eşim Orhan'la" dediği...
muhteşem bir şatoymuş!!
Ellerinize sağlık sevgili Ayşe ve Orhan Bey... Aşağıdaki resimler için çok söylenecek söz yok..Her yer en ince detayına kadar düşünülmüş...Çok zarif, gösterişli ve tarih kokuyor...
Buyrun Ayşe'nin Bodrum'daki taş evine...
Bu odadaki yatağı Ayşe tasarlamış, çizmiş ve hayata geçirilmiş..
Odanın manzarası ne muhteşem değil mi?
Aaaa... Bu odada ne buldum.... Ayşe'nin kursta fotoğrafları ile kolaj yaptığı deri sandığı... Ne kadar uzun düşünmüştük nasıl yapalım diye değil mi Ayşe?
Aaaaaa...İşte bir tane daha... Ayşe'nin derste yaptığı, benim meşhur "Dua"m.....Kapının girişine çok hoş olmuş ama....
Hmmmm. Burada ilginç bir tuvalet var galiba....
Köşedeki konsolu da gözüm bir yerden ısırıyor...
Yine eskilerden, Ayşe bir zamanlar dersteyken, "made by Ayşe"...
İşte bu banyoya BAYILDIM.....
"Made by Ayşe"....
Nasıl güzel bir oda bu?
"Ama galiba aslında ayna çok orijinal" deyince, Orhan bey hemen hikayesini anlattı veeeee......
Meğerse, Ayşe ve Orhan'da aynanın kendini ifade edemediğine karar vermişler ve arkaya ışık yaptırmışlar .. Eskicinin birinde, yerlerde, üzerine basılırken, toz yoprak içinde bulmuş Orhan bey bu aynayı!!!! Tek kelime ile harika.....
Bir Ayşe eseri daha.... Ne kadar uymuş dekora değil mi?
Şatonun, bir de, daha modern bir bölümü var... Aşağıdaki resimde, alt kattaki bölüm...Şimdi de orayı gezelim bakalım...
Mutfağınız bile hazır bu bölümde...
İşte yine "made by Ayşe"....
Ehhh...Fiks pozisyonum....Bacaklarım, ayaklarım hep şişer ya benim.. Buldum mu, hiç çekinmem, bacaklarımı hemen kaldırırım yukarı...
Arka bahçedeyiz...
Nasıl yani? Ama niye biz Ankara'da yaşamaya devam ediyoruz acaba?
Diğer fiks pozisyonum.. Bu da, merdivende oturma ve poz verme hareketim...
Gezimizi nihayet tamamladık...Biraz da telefonda konuşma zamanı!!
Nasıl bir geziydi arkadaşlar? Durun hemen gitmeyelim, bir kendimize gelelim, konuşalım evi...Hala inanılmaz geliyor değil mi?
Çıkışta arabalarımızı park ettiğimiz yerde ise, 3 sevimli arkadaş bizi bekliyordu... Zaten mutlu bir olay, hayvan dostlarımızla bitince, bildiğiniz üzere, herşey daha güzel benim için...
Ehhh haftaya Bodrum'da görüşmek üzere, sevgili Ayşecim....... Herşey için çok çok çok teşekkürler...
No comments:
Post a Comment