Cumartesi günlerimizin neşe kaynağı... Zeki, ince esprili, yaratıcı...Yaptığı hobinin hakkını çıkaran... Her zaman kendine has, eşi benzeri olmayan fikirlerle derse gelir ve o projeyi öyle güzel çalışır ki... Yaratıcılık bu işte.. "Denemeyen başarmıyor demektir" cümlesinin en güzel temsilcisi...
Son proje sevgili kocaya yapıldı... Heyecan içinde derse geldiğinde anlamıştım zaten yine birtakım cin fikirlerinin olduğunu...
"Ece hocam... Müthiş bir projem var.. Bu sandıkları eşime hediye yapıcam ve Çanakkale savaşı ile ilgili olacak.. Özellikle Atatürkçü ve Çanakkale savaşına düşkünlüğü var.. Bizim için bu konu hep çok önemli..."
"E hadi bakalım... Napıcaz, ne renk olacak, nasıl bişi var kafanda?"
" Şimdi bu sandıklar savaştan kalma gibi olmalı... Bir iki tane resim göstereyim.."
Heyecanla telefonundan bana bulduğu savaş sandıklarını gösteriyor hemen...
"İşte bunlar gibi.. Bu renk olsun hocam...Nasıl? Ne güzel bu değil mi?"
"O zaman sen önce bir beyaz boya, onu raw umberla bi eskitelim.. Sonra nasıl savaştan çıkmış yaparız..bakarız"
Tabi hemen Didem başladı boyamaya.. Boyandıktan sonra kenarlarını da bir güzel bıçakla kazıdık.. Sonra da raw umber yağlı boyayla eskittik, sildik ve o hafta sandıkları öylece kurumaya bıraktık.
Gelecek hafta olduuuuuu..
Didem cumartesi bi heyecan geldi.
Yanında muhteşem bir Çanakkale savaşı ansiklopedisi ile..
Hmmmm sırada ne var?
" Ece hocam.. Şimdi sandıkların kenarlarına bu kitaptan hikayeler yazıcaz.."
Hemen başladık yazmaya.. Eee tahmin edersiniz ki seçim zor oldu... Neyse bu safhayı da başarı ile geçtik..
Sandıklarda bolca urgan, metal de olmalı...
Didem'le sandıkların bir tarafını kalın urganla döşedik..
Atölyede bulduğumuz menteşe, köşebent..metal ne varsa sandıklara monte ettik...
O hafta da bitti..
Dün heyecanla yine geldi sevgili Didem...
Veeeee en müthiş kısmı meğerse bugüne bırakmış...
Savaşta en çok ne olur? Kan....
Sandıklara kan sıçratma zamanı...
Önce, ben diğer öğrencilerle dersimi yaparken, onlar Nalan'la uzun süre atölyenin içinde damlalık aradılar..Efendim... damlalıkla sandıklara kan damlatacaklarmış...
Bulamadılar..
Sonra bir baktım, Didem masasında tam "kan" rengini hazırlamış, kah fırçayla sıçratıyor, kah eliyle sürüyor..bir yandan yanlarından da kanlar yayılsın diye üflüyor..Kanları yayıyor!!!
Ya ama arkadaşlar... sonuç mükemmel..
Bu kadar gerçeğe yakın olabilir mi bizim Çanakkale Savaşı sandıkları?
Sevgili Didem Baran..:Ellerine, fikrine sağlık...
Hadi bakalım... Haftaya yeni projelere yelken açalım...
r
No comments:
Post a Comment