Friday, August 30, 2013

SHERWOOD ÇİÇEKLERİ...

Biliyorsunuz... "Sherwood Country mobilya" mağazalarının
  tüm aksesuarı Ece Aymer Craft House'dan gidiyor. 

Geçen haftalarda
 Atilla bey bambaşka bir istekle karşıma geldi.. " Ece?, sen çiçek arajmanları da yaparsın bize..."


Hiç yapamam der miyim?


Eh....Çıktım çarşıya, ne kadar hoşuma giden çiçek varsa, pazardan, Suluhan'dan, Madam Coco'dan (%70 indirim var haberiniz olsun) ve tabi ki Euroflora'dan satın aldım, geldim eve...


Yığdım onları masaya... Akşam 8.00 gibi başladım...Sabah 4.00'e kadar aralıksız ...



Bu Ece, yorgun Ece... ama yeni birşeyler yaratmanın enerjisi var tabi...




Yetişmedi tabi.. Sabah, bu sefer de bahçede devam...
Veeeee.
En nihayet,  bitirdim,  Sherwood'a teslim ettim...





Buyrun bakalım, bu sefer de, her zamankinden çok farklı olarak,  Ece Aymer  Çiçek Arajmanlarına...
















Sunday, August 4, 2013

Zekeriyaköy Ece Aymer Craft House Ve zarif Seda'mız....

Selammm...

En nihayet, tatil için 3-4 günlüğüne İstanbul'dayım....
En sevgili arkadaşımla....Oğlumla....
Her geldiğimizde, babamın boş duran, Kadıköy'deki evinde kalıyoruz.. Küçük bir ev ama tüm ailenin fertleri İstanbul'a geldikçe otel gibi orayı kullanıyoruz. Sağolsun babacığım...Her yere yakın, zaten Mühürdar caddesi herşeye yetiyor...Ama bu sefer istedim ki, kaldığımız yer değişik olsun. Can'la tatil yapmış olalım... Tabi ki işler de var beni bekleyen!!!
İstedim ki, İstiklal caddesine yakın olsun.. Ne zaman istersek inip gezinelim, kitapçılara gidip saatlerce çıkmayalım, sokakta sosisli yiyelim, müzik dinleyelim..
İnternetten, www.booking.com dan araştırırken bir otel buldum.. Triada Otel... Bu kadar mı güzel olabilir?.. Odamızın resmini koyayım..Ne demek istediğimi anlayacaksınız..
Odamızın içinde jakuzi var!!! Daha kapıdan girdik...Mayolarımızı giydik ve Can'la kendimizi içinde bulduk... Karşımızda da televizyon... Tabi bir de kahve yapıldı, jakuzinin içinde kahve bir daha nerede içebilirim ki?... Minicik bir otel burası!!! Fiyatını da söyleyeyim size... ..
2 kişi günlük kahvaltı dahil 150 lira...
Tatil için, tesadüfen, mükemmel bir seçim oldu...

Pazartesi soluğu Seda'nın yanında alacağım..
Seda İstanbul Ece Aymer Craft House Zekeriyaköy'ün sahibi...
Nasıl şeker bir insan... Zaten işten ziyade, biliyorsunuz kişilikler benim için en önemlisi...Seda'nın henüz çözemediğim çok naif ve kendine özgü bir zevk tarzı var...Hayranım evine, giyimine,sakinliğine, herkese sabrına, bana saygısına ve nazikliğine...
Eminim harika keşiflerde de bulunacak çok kısa zamanda...
Zekeriyaköy atölye, bana göre çok farklılıklar yaratacak..
Zaten şimdiden müşterileri pek bir ünlü... Ehhh çoğu sanatçı Zekeriyaköy'de oturuyor ya... Seda'nın yaptıklarını gördükçe bayılıyorlar, hayran kalıyorlar.. Yakında dergilerde, sanatçılarla Seda'yı görürsek şaşırmayalım!!

Henüz 2-3 ay olmasına rağmen- ve maalesef ölü sezona denk gelmesine rağmen- Seda'nın yaptığı güzelliklerden bazıları...







Asıl benim favorim aşağıdaki "Cook" yazısı.....


Bu arada, fotoğraf çekimlerindeki dekora, renklerin hoşluğuna, tasarımın güzelliğine bakar mısınız? Diyorum ya...Yeni bir cevher keşfettim diye...





Yolun açık olsun Seda'cığım...Daha çoook şeyler yapacağız birlikte... Pazartesi görüşmek üzere....

Saturday, August 3, 2013

İş hayatı uğruna yapılan fedakarlıklar...

Ak sakallı kılıç ustası, oturduğu geniş minderden kalfa ve çıraklarını izliyordu.
Harlı fırında korlaşan çeliğe şekil veren eller, ustalarının öğrettiğini yansıttıkça, yaşlı kılıç ustası son derece keyifleniyor, uzun yıllardır yanında çalışan bu insanlara mesleğinin inceliklerini öğretmenin mutluluğunu yaşıyordu. Bilmekteydi ki, bir gün gelip köşesine çekilmesi gerekirse, ustalığı bu genç insanlarda yaşadığı sürece, ismi de kendisi de yaşayacaktı.
Aniden genç bir savaşçı, atölyeden içeri daldı. Ustaya telaşla yaklaştı " Sevgili ustam, son cenk zorlu çıktı." dedi ve yamulan aile yadigarı kılıcını gösterdi. "Ustam, tez elden kılıcımı tamir etmeni istiyorum." Usta, gönyesi bozulmuş kılıcı dikkatle aldı, bir uzaktan, bir yakından, farklı farklı açılardan, küçük dokunuşlarla defalarca ve defalarca inceledi ve savaşçıya dönerek "Eh.. Bu iş ustalık gerektiriyor, diğer tamirlerden farklı bir yöntem uygulayacağım, bu hem pahalı hem de riskli bir yöntem... Kabul eder misin?"
"Herşeye razıyım.Yeter ki kılıcım istediğim gibi olsun."
Yaşlı usta, kılıcı oturduğu minderin altına yerleştirdi, farklı hız ve ritmlerle iki kez oturup kalktı. Şaşkınlık içindeki genç adam, ustanın ne yaptığını anlamamış bir ifadeyle, kendine uzatılan tamir edilmiş kılıcı aldı, korkulu bir telaşla, kılıcını şöyle bir savurdu.. Herşey mükemmel görünüyordu. En nihayet rahatladı...
"Ustam, ne kadar ödeyeceğim?"
Usta sakalını sıvazlarken, kendinden emin bir ifadeyle "Yirmi altın akçe." dedi. Genç adam hiddetle karışık bir ifadeyle, "Neee? Aman ustam, yaptığın iş iki darbe. Bu paraya ben gider yeni kılıç satın alırdım.Yirmi akçeyi vermem. Zaten seni seyrettim, istesem şimdi ben de yapardım.."
Yaşlı adam sakince genç adamın sözlerini bitirmesini bekledi. Kılıcı aldı, tekrar minderin altına koyarak, eski yamuk haline getiren iki darbeyi oturup kalkarak vurdu ve daha ne olduğunu anlayamadan savaşçıya iade etti.
Şimdi çok kızmıştı genç adam. "Ben de yapabilirim, hatta daha iyisini." Ustanın uzattığı kılıcını hızla çekti.Yandaki konuk minderine oturup, aynı ustasının yaptığı, iki darbeli oturuş ve kalkışları gerçekleştirdi. Minderden muzaffer bir eda ile kalktı ve elini minderin altına sokup, kılıcını hızla çekti. Gözlerine inanamıyordu, ata yadigarı kılıç tam ortadan ikiye bölünmüştü. Çaresiz gözlerle ustaya döndü.
Usta bu olayları yaşamışlığın bilgeliği ile genç savaşçıya, "Ödemeni istediğim bedel iki darbeye değildi, otuz yıllık talimeydi, tecrübemeydi..." dedi.

Merhaba Arkadaşlar......
Şu anki iş hayatımı, aileye benzetiyorum... Ne kadar çok kalabalıklaşırsak, o kadar yoğunluk artıyor, sorumluluk artıyor, haliyle problemler de artıyor, her bir birey için kullandığımız zaman gittikçe bölünerek azalıyor, azalıyor.... Yine aynı ailemiz gibi, nasıl çocuklarımız, büyüyüp hayata yeni yeni adım atarken, hemen geçsin seneler ve birşeyler çabucak olsun isterler ya, bizim işimizi örnek alırsak, aniden parlayan ahşap boyama işine gönül verenler de, hemencecik sonucu görmek istiyorlar. Bizim onlardan çok yaşadığımızı unutup, zorluklarını yaşatmadığımız için, öğütlerimizi dinlemeden, kendilerinin fikirlerinin doğru olduğunu savunuyorlar, daha doğrusu siz ne derseniz deyin,  dediğim dedik olmak istiyorlar.
Eskişehir Baharca Sanatevi'nin bana yazdığı unutamadığım sözlerinde çok ciddi bir gerçek var..." Bu işten para kazanılacağını Türkiye'ye gösteren ilk kişisiniz.Atölye açmanın, ahşap boyama yapmanın saygın bir meslek olduğunu kanıtladınız.. Ahşap boyama objeleri, evlerden, atölyelerden çıkartıp, vitrin raflarına konabileceğini, hatta satılabileceğini ilk gösteren kişisiniz." Bu güzel sözlere hayatım boyunca minnettar kalacağım. Ama, bu seviyeye gelene kadar, ne fedakarlıklar gösterildiğini bilen var mı?

Aynı çocuklarımızla yaşadığımız gibi.... Bilmeleri gerekiyor ki, hayat mutlak iniş çıkışlarla dolu...Nasılsa kendi tercihleri dolayısı ile bir iniş yaşayacaklar, çıkışlar da yaşayacakları gibi...O halde, biz aynı yollardan geçmiş tecrübeli anne baba olarak, ya da aynı iş dalında 14-15 senesini harcamış biri olarak, görevimiz, maalesef şu an için, onların yumuşak iniş yapmalarını sağlamak... Çünkü biz ne kadar öğüt versek de, kendilerinin fikirlerinin doğru olduğunu düşünüyorlar.

O halde, yazımı şöyle toparlayayım.
Yeni atölye açmak isteyenlere, benden franchising almak için her gün arayanlara, ve tabi ki tüm Ece Aymer Craft House ailesi bireylerine birkaç nacizane sözüm olacak...

1.İnsan bazen çok istediği işe, kolayca sahip olurken, önünde yol gösteren olunca, zorluklarını yaşamayınca, sonrasında hayal kırıklığına uğrayabiiyor. "Onca zaman bunun için mi uğraştım" cümlesinin günlük hayatımızda vazgeçilmez bir yere sahip olması kaçınılmazdır, unutmayın ki her iş uzaktan kolay ve güzel gözükür...
2.Maalesef, etrafımızdaki hiç kimse mecbur kalmadıkça, size herhangi bir işin püf noktalarını ve inceliklerini göstermeyecektir. Bu yüzden mesleğinizle ilgili veya paralelindeki işleri başarıyla gerçekleştirenlerin yakasına yapışın ve tüm bilgisini sömürün!!
3.Unutmayın ki, merdivenin birinci basamağından, yirminci basamağına hiç kimse bir seferde rahatça çıkamaz, sabırlı olup, kendimize güvenip, inancınızı yitirmeyin.
4. İyi bir takım üyesi olmak, başarının yarısı demek....
5. Çok sevdiğim bir hikaye var... Maddi sıkıntıları olan bir ailenin iki çocuğu var.. Köyde okul yok, para yok, yol gösteren yok, yardım eden yok.. Katlanmaları gereken çok zorluk var.İki kardeşten birisi bu zorluklar içinde üniversiteyi bitirip, büyük bir kuruluşta üst düzey yönetici oluyor, diğeri ise eğitimini tamamlamıyor, hep bahane, hep bahane, sonuçta köyde kalıyor.
Yıllar sonra her ikisine de soruyorlar "Bu şartlar altında nasıl yükselebildin?" diye..
Üst düzey yönetici "Zaten bu şartlar yüzünden, başarılı olmam, zoru başarmam, kendimi kanıtlamam ve kurtarmam gerekiyordu." diyor.
Sonra köydeki kardeşe soruyorlar aynı soruyu. O da şöyle cevaplıyor: " Bu şartlar altında nasıl başarılı olabilirdim ki?"
6. Yine büyümekte, hayata yeni yeni atılmakta olan çocuklarımızdan örnek vermek istiyorum.
"Annem babam beni anlamıyor, benimle ilgilenmiyor, bunu herkese anlatacağım". Halbuki bütün amacımız, hayatımız, tüm uğraşlarımız onlar için değil mi?
"Anne babamla sorunlarımı paylaşmam. Anlatsam da beni anlamıyorlar". Bazen anlamamazlıktan gelmemiz gerekmiyor mu? Bazen onların hiç istemediği öğütleri vermemiz gerekmiyor mu?Çünkü aynı yollardan biz çoooktan geçmiştik...
"En kısa zamanda evden ayrılacağım. Her konuda başımın etini yemelerinden bıktım artık.Ben zaten başımın çaresine yanlızken daha iyi bakarım. Beni kollayacak bir sürü arkadaşım var."
"Hayır senin dediğin doğru değil...Arkadaşlarım, arkadaşlarımın anneleri, hatta senin dışındaki herkesin doğruları, seninkinden daha doğru, senden başka herkes bana daha yardımcı olmak istiyor, onlarla iyi geçinmek istiyorum, senle değil."
Bizler, anne-baba olarak hep deriz ki:"Aman oğlum, kızım, adım atarken bana bir danış, yanlış mı, doğru mu, en azından seni yönlendireyim, yumuşak iniş yapmanı sağlayayım.." Danışan ve öğüdümüzü dinleyen kaç genç var? Hatta bir süre sonra, onların kendilerini soyutlamaları dolayısı ile iletişim kopukluğu bile yaşanıyor. Hiç konuşmadan yaşayan gençler ve ailelerini tanıyorum..

İşte arkadaşlar..İş hayatımı da aynı çocuk yetiştirmeye benzetiyorum.. Her anne baba gibi, onların iyiliği için , her türlü fedakarlığı yapmaya hazırken, bütün hayatımızı onlar üzerine planlamışken, bu özveriyi görebilenler az....Maalesef olgunlaşmalarını ve sizi anlayabilmeleri için onların da birer anne baba olmasını beklemek galiba en doğrusu....

Diyeceğim şu ki... Her ne kadar istemesek de, aslında bu çocuklar, henüz toyken ve gençken, yukarıda bahsetmeye çalıştığım sebeplerle,  çok haksız yere anne babalarını,  "İŞTEN KOVABİLİYORLAR". Ben de, "daha iyi anne baba olabilmek için" iş hayatında almam gereken dersimi çok iyi aldım.

Söz veriyorum, yarın çok iç açıcı, pozitif , bol resimli ve eğlenceli bir blog yazısı yazacğım.





Thursday, April 25, 2013

Önce Barkodlandık, Şimdi de Poşete Girip, İsimleniyoruz...




Merkez atölyede çok hummalı çalışmalar var.
Nisan ayı yenilenme, yeniden yapılanma ayı gibi oldu.
Önce tüm franchisinglerle network üzerinden haberleşebileceğimiz muhasebe programımız geldi.
O gelince barkod sistemine ihtiyaç oldu.
Barkod sistemi gelince sayım oldu.
Buket, deli gibi muhasebe programına ürün giriyor. Tabi en büyük yardımcıları Seden, Füsun ve Asuman.
Seden ve Füsun derslerden kalan her dakika Buket'in yanındalar. Asuman'da üretimden kalan her dakikasında ya kargo yapıyor, ya ortalık topluyor, ya bizlere çay koyuyor, ya da barkod yapıştırıyor.
Nalan tümden kendini soyutlamış vaziyette.... Varsa yoksa web sayfamız....

Yani kısacası, sizlere, yıllardır blogumu takip edip ahşap boyama dünyasına adım atanlara, öğrencilerimize, pek yakında açılacak olan web sayfası müşterilerimize ennnn iyi hizmeti verebilmek için deliler gibi çalışıyoruz.
Atölyedeki, herkese ne kadar teşekkür etsem az...






Bugün çoook güzel birşey daha oldu...
Ürünlerimiz poşete girdi!!!
Üstlerine de "Ece Aymer Craft House" amblemlerimiz geldi... 
Şimdi de, herkesler ürünleri poşetlemekle, isimlikleri zımbalamakla meşgul...



Belki bu satırları okuyunca, barkodlanmak, poşetlenmek, zımba yapmak... Size çok basit şeylermiş gibi gelecek ama ah bir bilseniz...
Bütün bunları o kadar uzun zamandır hayal etmiştim ki... 
Şimdi bir bir projeleri hayata geçirince, aldığım hazzı, mutluluğu size nasıl aktarsam ki....

Tuesday, April 23, 2013

Nisan Haberleri....

Nasılsınız ? Bahar geldi... Size de oluyor mu? Bir çalışma azmi, enerji geliyor... Zaten artık 24 saat çalışsam da yetişemiyorum planladıklarıma ama..... Baharla birlikte ekstra ekstra bir sevinç var içimde... Renkli kıyafetlerimiz döktük ortalığa.. Veee hemen Füsun'la atölyede "pişti" oluverdik... Canımmmm Füsun'um, senle pişti olayım yeter ki...
 

Zaten saçlarımı da iyice rengarenk yaptım... Hatta gelecek sefere bir renk daha katayım diyorum!!!





Atölyede yapılanlar da cıvıl cıvıl, renkli renkli olunca... Ne yapayım...Aşka geliyorum...
Bakar mısınız şu güzelliklere?








Yeni yepyeni yüzlerce peçetemiz geldi Almanya'dan...Sadece Ece Aymer Craft House'larda satılmakta...... Aşağıdaki raf, işte o güzel peçetelerden biriyle yapıldı...





Füsun Ürkün eşliğinde "El deseni Boyama" dersimiz son hız devam ediyor...
Aşağıdaki  ev görünümlü poşetliğimizi sakın kağıt yapıştırma  zannetmeyin.. Tümüyle desen çizilip, el deseni olarak boyandı.. ellerinize sağlık Füzun ve Engin hanımcım.










Tabi ahşapların yanında asıl galvanizler çok boyanmaya başladı.. Malum bahçe, balkon süslemeleri başladı ya.





Amaaa bu arada metal görünümlü boyamaya da devam... Biliyorsunuz, bizim atölyede metal görünümlü boyama örnekleri yapıldıkça, tüm Türkiye metal görünüm boyar oldu... Öhööö öhööö, ayıptır söylemesi... İşte atölyede yapılan metal görünümlü boyamalardan en en en güzellerinden biri.. Meziyet hanımın tabi ki....Ellerinize sağlık Meziyet hanımcım...




Bu arada sevgili Füsun Ürkün'ümüz her daim döktürüyor. İşte el boyaması dantel örtü çalıştığı tepsisi.. Hayran hayran seyrediyoruz biz de...




Ece Aymer Craft House atölyeleri artık Rich ürünlerini satıyor... Beni takip edenler bilirler, pek kullandığım ürünleri değiştirmem, biraz da zor ürün beğenirim. Rich Boyaları zaten mükemmel, kaygan yüzey boyaları da öyle... Rölyef pastası, glazesi, çatlatma medyumu... Hepsini deniyoruz teker teker...

Aslında, ben galiba  Rich ailesini çok sevdim.. Hep söylediğim gibi, ben ticaret adamı değilim... Çıktığım bu yolda mutlu, mesut, dostlarımla keyifli zamanlar geçirmek en önemlisi.. 
İşte, bu yüzden Rich ailesi Ekrem bey, Seçkin bey ve tabi ki bıcır bıcır Yonca aynen bana göreler. Bu piyasanın onlar gibi çalışkan ve özellikle dürüst araştırmacılara çok ihtiyacı var. Acayip araştırmacılar... Yonca'yı gördükçe, "neyse diyorum, benim gibi kafayı hafif oynatmışlar da varmış..." Yonca müthiş bir insan, hem konuşup, hem çalışıp, hem araştırıp, hem gülümseyebiliyor!!! 


Bu yazım da size Rich kolay transferlerini tanıtayım ...Adı gibi gerçekten çok kolay...

1. Rich Kolay transferi alıyorsunuz, ambalajını çıkardıktan sonra, desenin üstündeki jelatini çıkarmadan, onunla birlikte desene sadık kalarak deseni kesiyorsunuz.

2. Kestiğiniz desenin üzerindeki jelatini dikkatlice ayırıyorsunuz. eliniz desene değmesin çünkü yapışkanlı. Kestiğiniz deseni nereye uygulamak istiyorsanız, oraya güzelce yapıştırıyorsunuz. 1- 2 dakika sıkıca tampon şeklindeki bezinizle yapıştırmaya devam ediyorsunuz.
 

3. Bir süngeri iyice ıslatıp hafif sıkıyorsunuz, ya da sünger bulamadınız, pamuklu bir bezi ıslatıp hafif sıkıp tampon gibi yapıyorsunuz. resmin üzerine ıslak süngeri veya bezi tamponlamaya başlıyorsunuz.. Kağıt iyice ıslanıyor.. Öyle bir seviyeye geliyor ki ıslaklık, resmin üstündeki beyaz kalın kağıt, yağlıymış gibi kaymaya başlıyor... İşte o zaman, siz de bir ucundan kaldırıp, kaydırarak kağıdı çıkarıyorsunuz.
 

4. Desen bu şekilde aynı transfer yapmışsınız gibi çıkıveriyor.
 



İşte Mine hanımın tepsisinin son hali...





Ece Aymer Craft House gittikçe büyüyor.... 
Aramıza Zekeriyaköy şubemiz de katıldı.. Bu hafta, 2 gün onunlaydım. Daha bir sürü eksik var ama deli gibi çalışıyor atölyesini dört dörtlük yapabilmek için... Çıtı pıtı Seda'mıza giriştiği bu tatlı yolculukta çok çok başarılar...







Sizlere daha çoook havadis var.. En kısa zamanda buluşmak umuduyla... Aşağıda klasik saatimiz var.... Ne kadar güzel değil mi? Bu saati ilk çizdiğim günü bile hatırlıyorum.. Üstünden yıllar geçti tabi.. Kaç tane yapıldığını hatırlamıyorum bile.. Alsında önce Sherwood firmasına yapmıştık ama tabi birden piyasada her yerde görülmeye başlanınca, "klasik yuvarlak masa saatimiz" olarak raflarımızda yerini aldı. Bir sürü usta aramıştık yaptırmak için.. En nihayetinde yapılıp geldiğinde de hayran kalmıştım.. Hala da çoook seviyorum... Ahhh alıp aynısını yapmaya çalışanlar, bir de güzel çalışsalar bari.. Modeli tanınmaz hale getiriyorlar, en kötü ağaçlardan garip birşeyler yapıyorlar ya, üzülüyorum ona üzülüyorum.


Kalın Sağlıcakla...




Tuesday, April 16, 2013

Türkiye'nin ilk Franchising sistemi ile çoğalan atölyesi...Ece Aymer Craft House..

Sizden gelen yoğun telefonlar beni ara ara "franchising koşulları"nı yazmaya yönlendiriyor.Ahşap ve Dekoratif Boyama işinin içinde uzun yıllardır emek vermiş biri olarak, yapmam gerekenleri teker teker hayata geçirirken, hayallerimden biri de, Ankara'dan bize ulaşamayanlara, başka başka şehirlerde yaşayanlara, bizlerin ulaşması ve aynı kalitede eğitim hizmeti verebilmekti.  Ben ve Ankara ekibi, aynı anda başka bir şehirde olamayacağımıza göre, "Birilerini en profesyonel biçimde yetiştirelim, el verelim, onlar da oldukları şehirlerde, yıllardır benim uğraş verip zorluklarla yaptıklarımı bir çırpıda öğreniversinler " diyerek yola çıktık... Çok kısa bir zaman içinde 5 atölye olduk. 5. atölyemizin müjdesini pek yakında fotoğraflarla yayınlayacağım.                  

Merkezi Ankara’da olan Ece Aymer Craft House boyama atölyeleri, yukarıda da belirttiğim gibi 14 senelik bir geçmişe sahip. İlk açıldığı yıldan beri hem boyama teknikleri konusunda hem malzeme tasarımı konusunda her zaman öncü olmuş bir  eğitmen olmaya gayret ettim.Şimdilerde, herkesin model hamuru ile 3 boyutlu dekopaj çalışmalarını gördükçe ya da her yerde boyalı kavanoz gördükçe ne yalan söyleyeyim, koltuklarım kabarıyor!!
  
  

  
Eğer sizlerde ahşap ve dekoratif boyamaya meraklıysanız yeniden enerji için buyurun Ece Aymer Craft House atölyelerinden birine.Ama bu sefer bu davetiye iş kurmanız üzerine... Şöyle bir hayal edin... Sabahları hiç yakınmadan gideceğiniz, her an boya yapabileceğiniz ve bu güzel mutluluğu başkalarına aktarmak için bütün gün uğraş vereceğiniz bir iş. Gelişmeye açık, bir sürü yardımcınız olan, bir anda piyasanın tüm önde gelenleri ile tanışabileceğiniz keyifli, sanatsal bir iş...Kalpten inanıyorum..Kocaman bir aile olacağız pek yakında...  Yanlışlarım olmaz mı hiç? İş arkadaşlarımın, hatalar konusunda ikazlarını, eleştirilerini dinliyorum.  Her biri benim danışmanım, öğretmenim... Onlardan o kadar çok şey öğreniyorum ki...Hep beraber, daha da büyüyerek, dayanışmanın en güzel örneğini sergileyeceğiz Türkiye'de.. 




ECE AYMER CRAFT HOUSE FRANCHISING

Eğer siz de yeni bir iş kurmak istiyorsanız ve Ece Aymer Craft House tescilli markası altında bir franchising ile ilgileniyorsanız, aşağıdaki kısımda bu işin ne olduğunu size biraz aktaracağım...FRANCHISING, İSİM HAKKI BAŞVURUSU,Burada esas olan, başarılı bir markanın isim hakkının kullanılmasıdır. Ar-Ge dönemi tamamlanmış, 14 yıllık know-how ve  piyasa tarafından kabul görmüş satan ürün bileşkesi ile “ ahşap ve dekoratif boyama” alanında açık ara lider “Ece Aymer Craft House” markası sayesinde, siz de hızla büyüyen bir markanın temsilcisi oluyorsunuz.
Atölye eğitim çalışmalarına ve ham ya da bitmiş ürün satışlarına başlamanız için ihtiyacınız olacak yer tedariki,şirket kurulum gereksinimleri, dekorasyon, eğitim,  kurulum ve işletme malzemesi tedariki, ve yönetimi içeren esas alt yapılar, Ece Aymer’in bizzat önderliğinde yapılacağı için size kolaylık ve zaman tasarrufu sağlayacaktır.Burada en önemli sunulan hizmet, eğitim ve standart olarak her şubede satılacak olan ham ve boyalı malzemedir. O yüzden, ilk aşamada hızlı bir şekilde 2 haftalık “Sert zemin boyama Teknikleri” eğitimi ana merkez’de ücretsiz olarak verilecektir… Bu hizmete, eğitim süresince kullanılan tüm malzeme de dahildir. Franchising paketinin içine 1000 adet resim içeren dekopaj CD'leri de dahildir.Siz bir yandan eğitime devam ederken diğer yandan şube açılımı için gerekli tüm malzeme/ekipman/başlangıç stoğu vb. tedariği yapılmakta ve eğitimin bitimiyle birlikte şube açılışı gerçekleştirilmektedir. Profesyonel eğitmenler ve Ece Aymer eşliğinde hem teorik hem de iş başında pratik yapabileceğiniz 2 haftalık eğitim planı,  sizin yepyeni bir iş alanında ustalaşmanızı sağlayacaktır. Ece Aymer’in bilgi, birikim ve uzmanlığından faydalanarak, hemen üretim, satış ve eğitime başlayacak bir işletme sahibi olacaksınız. Hazır bir sistemden faydalanacaksınız.Sürekli eğitim ve gelişim imkanı bulacaksınız.
En önemlisi, toplu tedarik altyapısı sayesinde hammadde ve ara malllarının tedarik etme maliyetleri, tek başınıza yapacağınız alımlara göre çok daha avantajlı olacak, böylece optimize maliyetler sayesinde sadece satarken değil alırken de kazanacaksınız.
Ece Aymer Craft House markası altında birleşmenin en yararlı tarafı, profesyonel bir marka altında olacağınız için tüm Avrupa Birliği kredileri, Kosgeb desteği, yurtdışı gelişmeleri, fuarlara katılımlar vb. konularda, Ece Aymer kendi  ekibi ile birlikte size öncülük etmek üzere çalışmalarını sürdüreceklerdir. Amaç dünya markası olmaktır..
 O halde, franchising olmayı aklınızdan ufacık geçirseniz bile,  bana danışmak için bugün mutlaka telefonunuzu bekliyorum. 0532 396 3032